Sorumsuz Çocuklar Aşırı Koruyucu Annelere Karşı
Çocuklar doğduktan sonra bebekten hepinizin bildiği gibi kordon bağı kesiliyor ancak bazı annelerde bu bağ kesilmiyor. Akabinde çocuk büyümeye devam ettiği zaman da hala çocuğu kendi uzantısı görmeye devam ediyor.
Nasıl mı anlıyoruz bunu? Anneler cümleleri hep çoğul kurmaya başlıyorlar. Mesela bizim çişimiz var, ödevlerimizi bitirdik, babamız şehir dışına gitti. Bağlı olmak ile bağımlı olmayı çoğu zaman karıştırıyoruz. Aslında burada çok önemli bir ironi de var. Her anne çocuğunun bağımsız, kendine güveni olan, özgür bir birey olmasını istiyor. Ama daha söylemlerinde bile onu yalnız bırakmıyor ve ayrılmasına izin vermiyor.
Anneler ayrılmayı başaramazken çocuğun gelişmesine ve kendine yetmesine de izin vermiyorlar. Akabinde çocuk neden sorumluluk almıyor diye de etrafa söylenmeye başlıyorlar. Burada belki de sorulması gereken en temel soru şu; sen sorumluluğu bırakıyor musun ki çocuk alabilsin? Çocuğunuzun fiziksel, zihinsel herhangi bir sorunu yok ise onun yerine neden birçok şeyi yapıyorsunuz? Çocuklar kendi başlarına birçok şeyi yapmak için çoktan hazır. Kendi başlarına yemek yemek, kendi kıyafetlerini giyip çıkartmak, dişlerini fırçalamak, çantalarını hazırlamak ve ödevlerini yapmak… bu liste daha da uzayabilir. Ama aileler izin vermiyorlar. Neden? Çünkü ya onların istediği gibi yapamıyor çocuk ya da oldukça yavaş oluyor. Peki bunu öğrenmesi için zamana ve birkaç denemeye ihtiyacı olduğu aklınıza gelmiyor mu?
Çocuk ne kadar bırakırsanız o kadar sorumluluk alabiliyor. Anneler bırakmayınca çocuk sorumsuzluğa doğru itiliyor. Bunun üzerine anneler arkadan toplamaya başlıyor ve maalesef bunu da söylenerek yapıyor. Burada durup sormamız lazım. Sen çocuk yapmayınca onun yapması için zaman veriyor musun yoksa hemen arkasından sen yapıyor musun? Çoğunlukla cevap evet yapıyorum oluyor. Çocuklar da nasılsa annem yapar diye yapmayı bir yerden sonra bırakıyorlar. Okul öncesi dönemde temelleri atılan bu sorumluluk verme olayı ile ilgili anneler çocukları okul çağına gelince şikayet ediyorlar sonrasında şikayetlerin boyutu ergenlik döneminde biraz daha artıyor. Aslında çok temel ve basit bir mantık var bunun içinde; ne kadar bırakırsanız çocuklar o kadar sorumluluk alabiliyor. Örneğin bir yere gittiğinizde gel montunu çıkartayım yerine, oğlum / kızım istersen montunu çıkartabilirsin demekle bile başlayabilirsiniz.
Bir yere gittiğinizde o ortama uyum sağlamaya çalışan çocuğa da zaman vermek lazım ama anneler çocuğu kendi uzantısı gibi görmeye devam ederek onun yerine de konuşabiliyorlar. Dışarıdan birisi:
-AAA ne kadar tatlı adın ne senin dediğinde çocuğa; çocuk cevap vermeyebiliyor (vermek zorunda da değil) ama onun yerine anne:
-ADIMIZ MERVE (sanki ikisinde adı MERVE) diyor hemen, ardından meraklı kişi sorulara devam ediyor öncesinde de bir yorum yaparak;
-Maşallah pek de tatlıymış, kaç yaşındasın sen bakim? Diye soru soruyor.
Çocuk sessizliğini koruyunca anne yine duramıyor.
-3,5 yaşına girdik ablası /teyzesi
Gördüğünüz gibi burada da çocuğun yerine yapma gibi onun yerine cevap verme ve çoğul konuşma var. Sevgili ebeveynler, çocuklar yeni girdikleri ortamda hemen uyum sağlayamayabilir. Onlara biraz zaman tanıyın ve onların seçimlerine saygı duyun. Bunun yaparken de onların yerine yapabilecekleri şeyleri yapmayın, onların yerine konuşmayın. Bunları yapmaya devam etmeye kararlıyım diyorsanız da lütfen büyüdüklerinde benim çocuğum neden bu kadar sorumsuz benim çocuğum hiç özgüvenli değil demeyin! Kapladığınız alandan çıkmazsanız çocuğa ilerleyecek alan kalmayacaktır!
Uzm. Psk. Çağla Tuğba Dortluoğlu
Kategori: Uzm.Psikolog Çağla Tuğba Dortluoğlu, Yazarlar
Sosyal Medya