Sezaryen Sonrası Ağrı Tedavisi
Sezaryen sonrası ağrı için ilaç almak gerekir ve rutin olarak, özellikle ilk 24 saatte ağrı kesiciler uygulanır. Bu ağrı kesiciler klasik olarak iki ana gruba ayrılır. Birinci grupta narkotik analjezik dediğimiz narkotik grubu, ikinci grupta da non steroidal anti inflamatuar dediğimiz ilaç grubu gelir.
Narkotik analjezikler güçlü ağrı kesicilerdir ve hızlı etki süreleri vardır. Fakat bu ağrı kesiciler bebeğe süt yolu ile geçtiği için ilaçların dozlarının dikkatli ayarlanması gerekir.
Non steroidal anti inflamatuar dediğimiz grup ise hem rahimin kasılmasına bağlı ağrıların, kramp tarzı sancıların giderilmesinde işe yaradığı için hem de süte geçişi ciddi problem oluşturmadığından daha yoğun olarak, ilk sırada kullanılan ağrı kesicilerdir.
Bu ağrı kesicileri ameliyattan sonra ilk 24 saatte, çoğu zaman hastanın damar yolundan veya kas içi enjeksiyon şeklinde uygulanır. Bazı durumlarda da hasta kontrollü ağrı yönetimi dediğimiz ağrı pompası, yani PCA (Patient controlled analgesia) uygulanır. Aslında modern tıbbın getirisi olan PCA ağrı kontrolünde en güzel yöntemlerden biridir. Çünkü burada hasta kendi kendine, eline verilen düğmeye basarak belli düzeyde ağrı kesicinin kanına salgılanmasını sağlar. Dolayısıyla çok daha az ağrı kesici kullanarak çok daha etkin ağrı kontrolü sağlanmış olur.
Sezaryen epidural anestezi ile gerçekleştirildiyse epidural katater ilk 24 saate çekilmez. Oradan da belli aralıklarla ağrı kesiciler verilerek hastanın ağrı kontrolü en etkin şekilde sağlanmaya çalışılır.
Sezaryenin ikinci günü, 12 ile 24 saat aşıldıktan sonra hastanın ağrıları belirgin bir şekilde azalmaya başlar. PCA toplanır, epidural katater çekilir. Eğer etkin olmazsa yine intramüsküler enjeksiyon veya fitil şeklinde ilaç grubu uygulanarak hastanın bu dönemi rahat bir şekilde atlatabilmesi, çabuk ayağa kalkması ve bebeğine en kısa sürede adapte olması sağlanmaya çalışılır.
Kategori: Doğum Sonrası, Genel, Haberler
Sosyal Medya