Reflü Bebeklerde Daha Sık Görülüyor
Son yıllarda bebeklerin tüm kusmalarının reflü şeklinde tanımlanması, hastaların fizyolojik (doğal) kusmaları iyi öykü alınmadan ve gerekli fiziki muayene yapılmadan aileleri endişelendiren ağır ve zahmetli reflü tetkiklerine yönlendirilmesi gereksizdir.
Anne sütü ile beslenemeyen bebeklerde, prematüre bebeklerde, hatalı beslenen bebeklerde, viral, bakteriyel enfeksiyonu olan bebeklerde, doğumsal metabolik bozukluğu olan bebeklerde yalnızca (reflü) düşünmek aldatıcıdır. Reflü bir belirtidir, reflü hastalığı ise ciddi bir tanıdır, ciddi tıbbi tedavi ve gerekirse cerrahi uygulama yapılır. Bu iki durumu birbirinden ayırmak gerekir. Basit bir Gastro-enteritte bebek oluşan toksini vücuttan atmak için öncelikle kusar, bu vücudun ve bağışıklık sisteminin olumlu bir refleksidir, bazen aileler bunu reflü gibi tanımlayabilir. Otuz, kırk sene önce ısrarlı, sık kusan bebeklerde mide ile özofagus (yemek borusu) arasındaki kapıda yetersizlik sonucu (akalazya) diye isimlendirilen ve bebek büyüdükçe azalan kusmalara sıkça rastlanırdı. Daha ciddi, doğumdan iki ile üç hafta sonra görülen ilaç ile durdurulamayan, cerrahi tedavi uygulanarak düzelen (pilor stenozu, mide ile barsak arasında oluşan doğumsal darlık) vakaları o günkü tıbbi imkanlarla teşhis etmek çok zordu.
Bebek ve çocuk ölüm oranlarının binde ikiyüzlerden binde beşlere kadar indiği ülkemizde, ciddi pre ve perinatal, postnatal takipli anne ve bebekler, 0-1 yaş arası peryodik tıbbi kontrolü yapılan bebekler, doğum salonları ve sezaryen doğumda çocuk hekimlerinin ameliyathaneye girerek doğum sonrası bebekte oluşan tıbbi olumsuzluklara anında müdehale etmesi, doğumsal metabolik ve genetik hastalıkların erken tanı testlerinin uygulanması, anne sütünün yaygın kullanımı, bebek ve çocuk aşılama oranlarının yüzde doksanlara çıkarılması, etkin enfeksiyon önlemleri bebeklerde reflü ve reflü hastalığının tanı ve tedavisinin kolaylaşmasını sağlamıştır, ancak radyasyon ve nükleer tehlikenin büyük boyutlara ulaşarak çevre kirliliğinin artması, genetik değişimli ve katkı maddeli gıdaların bolca tüketildiği, endokrin bozucu maddelerin yaygınlaştığı, kişilerin aşırı stres ve depresyonları, az hareketli yaşam tarzı, obezite, yaygın alerji, yaygın sigara kullanımı, adolesan (ergenlik) problemleri, sonucu bebeklerde reflü ve reflü hastalığının giderek arttığını gözlemlemekteyiz.
(GİS) dediğimiz mide barsak sisteminin üst (özofagus yemek borusu), orta (mide, pilor duodenum) ve alt (barsaklar) doğumsal ciddi bozukluk ve darlıklar, reflü hastalığı ile karışa bilecek hastalıklardan bazılarıdır.
ÖZOFAGUSUN DOĞUMSAL DARLIKLARI
Trakeo – Özofagol (Soluk borusu ile yemek borusu arasındaki kanal)fistülleri.
Özofagus ile mide arasındaki kapının yetersiz kapanması (disfonksiyonu)
Midenin doğumsal, enfeksiyöz ve değişik sebeplerle disfoksiyonu.
Kongenite hipertrofik pilor (mide ile barsak arasındaki bölgenin stenozu (darlığı)
Duodenum (oniki parmak barsağı) atrezisi (darlık)
Bu hastalıklarda ayırıcı tanılarının (öykü, klinik muayene ve tetkikler) dikkatli yapılarak (GÖRH – gastro-özofagal reflü) hastalığından ayırt edilmesi çok önemlidir, çünkü bu hastalıkların tümünde bebek ve çocuklarda ciddi gelişme gerilikleri ile metabolik sendromlar gelişmekte ve tedavileri ciddi ameliyatlarla yapılır, reflü hastalığında tıbbi (ilaç tedavisi) etkindir, ancak bazı vakalarda cerrahi tedavi uygulanır. Kusmaların ön planda olduğu bu hastalıkta mide içeriği yemek borusuna geri kaçar, bebek ve çocuklarda özellikle yenidoğan bebeklerin (1-4 ay arası) \%40 – 60’ında fizyolojik (doğal) reflü vardır, oysa patalojik (hastalık) GÖRH daha nadir (yüzde 10) civarındadır.
Reflü hastalığında belirttiğimiz etkenler dışında genetik yapıda etkili olmaktadır. Belirtiler genellikle, Regürjitasyon (Mide sıvısının ağza gelmesi ve geviş getirme)
Kusma, Ağız kokusu, Tekrarlayan üst ve alt solunum yolu hastalığı (üsye, otit, sinüzit, bronşit, astma belirtileri, pnömoni (zatüre) Öksürük, Ses kısıklığı, Apne (Solunum durması) ve siyanoz (morarma) atakları, Ani bebek ölümleri Konvülsiyon (havale) , İştahsızlık, Uyku bozuklukları, Huzursuzluk, Büyüme ve gelişme geriliği, Karın ağrısıHematemez (mide kanaması) Öykü ve fiziki muayene en önemli tanı yöntemidir.
Reflü hastalığında şu hastalıklar ile ayrıca tanı yapılmalıdır. Kusmaya yol açan (pilor stenozu, üriner (idrar) enfeksiyonları, metabolik hastalıklar vb. Alerjik ve enfeksiyöz nedenli solunum yolu hastalıkları Besin alerjisi, Karın ağrısı ve kanama, kusma yapan (gastrit, özofagus varisi, ülser vb.) hastalıklar. Davranış bozukluğu yapan hastalıklar
Reflü hastalığının tanısında ileri görüntüleme (Endoskopi Ve Biyopsi, Radyoloji, Sintigrafi, Manometre, Ultrasonografi, Elektro Gastrografi ve özellikle PH metre gibi) yöntemler kullanılır. Bu yöntemler pahalı ve invazifdir (riskli). Tanıda halen öykü ve klinik muayene ön plandadır.
Bebeğin en az otuz derece yükseltilmiş bir pozisyonda beslenmesi ve sol yan pozisyonda yatırılması ideal yatış şeklidir. Bebeğin midesinin hızla boşalmasını, besinin solunum yollarına kaçmasını azaltır. Mamaların koyulaştırılması, sık ve az az besleme, şişman bebeklerin zayıflatılması, çikolata, aşırı yağlı gıdalar, soğan, sarımsak, hazır meyve suları, acılı, baharatlı, ketçap, turşu gibi gıdalardan kola, gazoz ve gazlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Mide asidini dengeleyen ve diğer ilaçlardan fayda görmeyen, tekrarlayan solunum yolu hastalıkları, büyüme ve gelişme geriliği olan, dindirilemeyen kusma ve öksürükler, apne ve siyanozu olan vakalarda cerrahi tedavi (ameliyat) uygulanır. Özet olarak;Her kusma reflü değildir, reflü hastalık değil belirtidir. Reflü hastalığı (GÖRH) ciddi ve önemli bir hastalıktır, tanıda öykü ve klinik muayene çok önemlidir, öncelikle bebek ve ailenin huzursuz olmaması için riskli, invazif ve pahalı ileri tanı yöntemlerini seçici olarak kullanmak akılcı olur.
Kategori: Bebek Sorunları, Genel, Haberler, Sağlık & Güzellik
Sosyal Medya