Meyveli Sodalarda Büyük Tehlike
Meyveli sodalar tehlike saçıyor! Kansere davetiye çıkardığı ihtimali üzerinde duran uzmanlar meyveli sodalardan uzak durulması gerektiğini belirtiyor. Özellikle yemek sonraları tüketilen meyveli sodalar piyasadan toplatılabilir.
Yaz aylarında serinlemek, ferahlamak ve hazmı kolaylaştırması amacıyla tercih edilen meyveli soda ların ve meyveli gazoz ların kanser yapabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Meyveli soda ve meyveli gazoz ların ısıya maruz kaldıklarında kanserojen madde üretebilecekleri belirtildi. Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen Gıda ve Kanser Sempozyumu’na meyveli sodalar damgasını vurdu. C vitaminli meyveli gazoz ve meyve aromalı sodaların ısıya maruz kaldıklarında kanserojen madde ürettikleri belirlendi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, piyasadaki C vitaminli meyveli sodaları toplayarak kanserojen ölçümü yapacak. Sonuçlarına göre yasaklanması gündeme gelecek. Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) gerçekleştirdiği Gıda ve Kanser Sempozyumu’nda gıda katkı maddeleri masaya yatırıldı. Piyasada bolca tüketilen C vitaminli meyveli soda ve meyveli gazozlardaki kanser tehlikesine dikkat çekildi. TÜBA Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu Üyesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi Tıbbi Biyokimya uzmanı Prof. Fatih Gültekin, piyasada satışa sunulan bazı içecekler üzerinde yaptığı araştırma sonucunda, C vitaminli meyveli gazoz ve meyveli sodalarda koruyucu madde olarak “sodyum benzoat” maddesinin kullanıldığını tespit ettiklerini açıkladı.
İçeceklerde mikroplar çoğalmasın diye koruyucu maddeler kullanılıyor. Ayrıca konulan bazı maddeler bozulmasın diye de C vitamini ekleniyor. Bu iki madde, yani C vitamini ve koruyucu olarak kullanılan sodyum benzoat, ikisi bir arada olduğu zaman, eğer bekleme esnasında ısıya veya ışığa maruz kalırsa o zaman C vitamini ile koruyucu olarak kullanılan sodyum benzoat birleşiyor ve insanlar için kesin, yüzde 100 kanserojen olan ‘benzen’ denilen bir madde oluşuyor. Maalesef çok büyük tehlike var.
İçeceklerde görülmeyen bir başka tehlikenin daha söz konusu olduğunu dile getiren Gültekin, bazı içeceklerde antioksidan olarak C vitamini yerine doğal meyve suyu kullanıldığını, doğal meyve sularında da C vitamini bulunduğunu ve aynı şekilde koruyucu olarak kullanılan sodyum benzoatla birleşip kanserojen benzen maddesine dönüşebildiğine işaret etti.
Yiyecek ve içeceklerde yaygın olarak kullanılan koruyuculardan sodyum benzoatın avantajı yanında sağlık riskleri taşıdığına değinen Gültekin, sodyum benzoatın alerjik özelliğinin bulunduğunu, özellikle astım hastalarının dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Gültekin, bunlara ilave olarak sodyum benzoatın, DNA’ya da zarar verme potansiyeli bulunan bir katkı maddesi olduğunu söyledi.
Bunlardan birincisi üreticiler. Üretici, C vitamini ve sodyum benzoatı beraber kullanmasın. Formülasyonlarını kolaylıkla değiştirebilirler. Sodyum benzoat yerine başka bir koruyucu veya C vitamini yerine başka bir antioksidan kullanabilirler. İkisini bir araya getirmezlerse bu risk ortadan kalkar. İkincisi, bu ürünleri satan market, bakkal veya süper marketler bu ürünleri uygun şartlarda depolasınlar. Hiçbir içeceği güneşe maruz kalacak şekilde ve yüksek derecede ısınacağı şekilde muhafaza etmesinler. Özellikle sahil kesimlerinde bu konu biraz daha önem arz ediyor. Son olarak tüketiciler de dikkat etsinler. İnsanlar sürekli içtiği içeceklerin içindekiler bölümüne baksın. Benzoik asit veya sodyum benzoat ile C vitamini, diğer ismiyle askorbik asit, ikisinin beraber olduğu ürünleri tercih etmesinler.
Bunlar tabii ki bilinçli olarak seçilmiyor. Çünkü bunlar Türk Gıda Kodeksi’ne uygun. Gıda kodeksinde koruyucu olarak sodyum benzoat kullanılır, antioksidan olarak C vitamini kullanılabilir ancak bunun ikisinin bir araya gelmesi ve saklama koşullarının olumsuz denk gelmesi tesadüfi bir şey. Bunu da üreticilerin bilmesi gerekiyor. Muhtemelen gözden kaçmış bir nokta. Üreticilerin gözden kaçan bu noktaya göre düzeltme yapacaklarına inanıyorum.
Bu tüm toplumu ilgilendiren yaygın bir sorun. Kanser vakaları çok artıyor, artık kanserden ölüm sebepleri dünyada ikinci sıradan birinci sıraya yükselmek üzere. Belki kanserin artış sebeplerinden bir tanesi gıdaların içindeki, maruz kaldığımız kanserojen maddeler. Bu açıdan bunu çok önemsiyorum.
Milyon tane katkı maddesi var. Bunlar kanserojen mi, zararlı mı, inançlarımıza uygun mu, hep bilinmezlik içerir. Çünkü katkı maddeleri alan olarak geniştir ve sadece bir bilim alanını ilgilendirmiyor. Dolayısı ile tüketicinin istediği bilgiyi derli toplu ve güvenilir olarak sunacak kaynak çok az.
Yediğimiz ürünlerin tamamına yakınında katkı maddesi var ve bunlar çok yüksek miktarlarda. Türk insanı maalesef batı tipi besleniyor. Bu tip beslenmelerde insanlar bir yılda kendi ağırlıkları kadar gıda katkı maddeleri tüketiyorlar. Bunlar çok büyük rakamlar ve bu katkı maddeleri istisnaları bir kenara koyarsak bizim ihtiyacımızın olduğu vitamin, mineral veya besin değeri açısından zengin maddelerden ziyade gıdaların ticarileşmesi, yaşamı kolaylaştırmak, ekonomiklik sağlamak açısından kullanılan maddeler. Ama maalesef birçok sağlık riskini de beraberinde getiriyor. Doğal gıdalara yönelmemiz lazım, ancak katkı maddesiz bir yaşam da mümkün değil, riskli olacak katkı maddelerinden uzak kalacak yaşam tarzı geliştirmemiz lazım.
Kategori: Beslenme, Genel, Haberler, Sağlık & Güzellik
Sosyal Medya