Kısırlık Çocuk Sahibi Olmaya Engel Değil
Bugünlerde çiftlerin en büyük sorunlarından biri de çocuk sahibi olamamaktır. Kısırlığın görülme sıklığı toplumda yaklaşık yüzde 15 civarındadır.
Çocuk sahibi olamayan ailelerin yaklaşık yüzde 35’inde erkekte, yaklaşık yüzde 45’inde de kadında sorun saptanmaktadır. Bununla beraber infertil ailelerin yüzde 15-20’sinde ise çiftelerin her ikisinde de problem bulunamamaktadır ki buna da açıklanamayan infertilite denmektedir. Çiftlerin yüzde 45-50’sinde ise her ikisinde de problemler mevcuttur. Doğurganlık 20’li yaşlarda maksimum seviyede olur. Özellikle 32 yaşından sonra ise inişe geçer. Biyolojik Saat ilerledikçe kadının gebe kalma şansı giderek azalır. Günümüzde sosyal yaşamın değişmesine bağlı olarak kadınlar hamile kalma yaşlarını geciktirmektedirler. Kadında infertiliteye neden olan diğer nedenler ise; yumurta kanallarının (fallop tüplerinin) tıkalı olması, yumurtlama bozuklukları (pcos), yumurta rezervinin azalması, iyi huylu rahim urları (myomlar), uterus içi yapışıklıklar (uterin sineşiler) olarak sayılabilir. Erkeğe ait en yaygın kısırlık nedenleri ise; semende sperm sayısında azlık ve hareketlerinde yavaşlık veya sperm hücresinin görülememesidir. Bazen de sperm hücrelerinde şekil bozukluğu vardır ya da yumurtaya ulaşmadan ölmektedirler. Yine çiftler için sigara içmek, düzenli bir hayat yaşayamamak da çocuk sahibi olamamak için diğer nedenlerdendir.
Stres, kısırlık vakalarında çok önemli bir faktör değildir fakat yapılan bazı bilimsel çalışmalarda yüzde 5’lik bir etkisi olabileceği kabul edilmektedir. Çünkü stres, gebeliğin oluşmasında görevli hormonların salınımında problem oluşturabilir, bu da yumurta oluşumu-gelişimi veya yumurtlama hormonlarını olumsuz etkileyebilir. Günümüzde yaygın bir sorun olan obezite doğurganlığı temel anlamda azaltmasa da yağ dokusundan salınan kadınlık hormonunun fazla olması yumurtlamayı baskılayabilmekte ve dolaylı olarak gebe kalmak zorlaşabilmektedir. Kilo fazla oldukça yumurtlama da o kadar az olur. Eğer obezite sınırına gelinmişse bu doğurganlık hızını yüzde 50’ye kadar azaltabilir. Günümüzde cinsel yolla bulaşan hastalıkların artması nedeniyle de kadınlarda tüplerde, erkeklerde ise kanallarda tıkanıklık oluşabilmektedir. Tüplerde tıkanıklık olunca, yumurta hücresini rahim içine aktaran döllenmenin gerçekleştiği yollarda tıkanıklık olur, sperm ile yumurta hücresi karşılaşamadığı için gebelik oluşamaz.
Öncelikle, kısırlık nedeninin saptanması gerekiyor. Bu amaçla adetin ikinci veya üçüncü günü yapılan Hormon tahlilleri, HSG dediğimiz rahim içi ve tüpler hakkında bilgi edinmemizi sağlayan rahim filminin çekilmesi ve erkeklere de spermiogram ilk başta yapılması gereken ana tetkiklerdir. Herhangi bir problem tespit edilemediği halde çocuk sahibi olamayan çiftlere ilk olarak yumurtlama tedavileri (OI) yapılmaktadır. Bu tedaviler genellikle 3-6 Ay arasında sürdürülür ve kadında yumurta gelişimi sağlanır, sonrasında çatlatma iğnesi yapılarak ilişki günleri önerilir. Başarı şansı ise yüzde 10-12 arasındadır. Aşılama, basit tedavileri bitirmiş veya sperm sayısı normal yoldan çocuk sahibi olamayacak kadar az olan hastalarda tercih edilen tedavi yöntemidir. Kısaca tanımlamak gerekirse erkekten alınan spermin işlemden geçirildikten sonra kadının uterusunun içerisine ince bir katater yardımı ile verilmesi işlemidir. Başarısı ise yüzde 15-18 arasındadır.
Kategori: Anneliğe Hazırlık, Genel, Haberler
Sosyal Medya