Kadının Ruh Hali Toplumu Etkiliyor
Kadınla erkeğin hastalıkları ruh sağlığı alanında da farklı… Uzmanlar kadının ruh sağlığının, toplumun ruh sağlığının temeli olduğunu söylüyor. Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Kadın Ruh Sağlığı Merkezi’nde sadece kadınlara özgü ruhsal problemlere çözüm aranıyor.
Kadın ve erkek arasındaki farklılık ruh sağlığı alanında da kendini gösteriyor. Kadınların hassaslıkları, incinebilirlikleri, toplum içindeki rolleri ve her şeyden öte hormonları sebebiyle ruhsal problemlere daha yatkın oldukları biliniyor. Örneğin depresyon kadınları erkeklerden daha fazla etkiliyor. Her beş kadından biri yaşamının bir döneminde depresyona girerken bu oran erkeklerde yüzde 5 olarak görülüyor. Buna karşılık erkekleri daha fazla etkileyen ruhsal problemler de var. Sigara, alkol, uyuşturucu madde bağımlılığı gibi problemler de erkekleri kadınlardan daha fazla görülüyor. Hâl böyleyken, ruhsal problemlerin çözümünde kadınlarla erkekleri aynı şekilde değerlendirip tedavi etmeye çalışmak, başarıyı düşürüyor.
Türkiye’de ilk ve tek olan bu merkezin özelliği, kadınların diledikleri zamana randevu alarak gittikleri, kendilerini rahat hissettikleri bir ortamda, problemlerini yeterli zamanda aktarabildikleri, psikoterapi gördükleri gerektiği zaman ilaç tedavisi aldıkları bir yer olması. Devlette ve özelde benzeri olmayan bu tür merkezlerin sayısının artırılmasının toplum sağlığı açısından önemi olduğunu vurguluyor.
Doğum sonrası depresyonun belirtileri nelerdir?
Karamsarlık, hiçbir sebep yokken ağlama, umutsuzluk, boşluk hissi, kaygı, günlük aktivitelere karşı ilgide azalma, uyku problemleri, iştah ve kilo değişimi, bebek bakımına bağlı olmayan uyku problemleri, enerjide azalma, suçluluk ve değersizlik düşünceleri, ölüm ve intihar düşünceleri. Doğum sonrası depresyon bir kadının günlük işlerini yapmasını, bebeğine bağlanma ve bakımını imkânsız hale getirebilir. Gazetelerde okuduğumuz ‘çocuğu ile ilgilenmediği’ ya da ‘bırakıp tatile gittiği için bebeğin kaybedildiği’ olayların bir kısmının altında da doğum sonrası depresyonu yatmaktadır. Gebelik ve doğum olayı, altta yatan ruhsal problemleri ortaya çıkarabilir. Maalesef bu tür olaylar toplumda adli olay olarak algılanmakta ve kadın damgalanmaktadır. Oysa teşhis edilip tedavi edilse, bu kötü sonuçlar ortaya çıkmayacaktır.
Toplumda kadınların psikiyatrik sorunlarına yaklaşım nedir? Kadın sürekli şikâyet eden kişi gibi mi algılanıyor?
Maalesef… Bazen kadın kendini ifade ederken çevrelerinde onları anlayamayacak insanlar varsa, bir süre sonra öğrenilmiş davranış biçimi olarak daha çok bedensel şikâyetler daha çok ön plana geçebiliyor. Mesela ‘Canım sıkılıyor’ dediğinde verilen tepki ile ‘Başım ağrıyor’ veya ‘Vücudumda uyuşma var’ dediğinde verilen tepki genellikle aynı olmuyor. Kadınlar bir süre sonra kendilerini ifade etmek için bunu öğreniyorlar. Ruhsal problemlerini bu şekilde ifade etmek onlar için daha uygun olabiliyor. Ama bu ‘başım ağrıyor diyeyim de benimle ilgilensin’ şeklinde farkında olarak yaptığı bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Bu tepkiyi farkında olmadan geliştiriyor.
Biraz kapris gibi algılanıp göz ardı mı ediliyor?
Aslında kadınların erkeklere göre kendilerini ifade etme şekilleri farklı olabiliyor. Kadınlar daha duygusallar daha hassaslar, daha duyarlılar. Bir şey anlatırken daha fazla duygulanmaları, biraz daha yoğun reaksiyon vermeleri aslında kadın yapısına ruhuna uygun olan bir şey. Kadınlarımız her ne şekilde olursa olsun, ‘hastalıktla’ kendilerini ifade ettiklerinde mutlaka bir yardıma ihtiyaçlarının olduğunu, bunun onların yardım çığlığını olduğunu da düşünmemiz gerekiyor.
Canavar değil Hasta anne
Gebelik ve doğum bir kadının hayatındaki çok özel dönemler. Bu dönemde kadının sosyal statüsünden önce hormonları değişiyor. Gebelik ve doğum olayı altta yatan ruhsal problemleri ortaya çıkarabileceği gibi, bu dönemde yaşananlar da depresyon ve anksiyete adı verilen aşırı endişeye de sebep oluyor. Her 5 kadından birinin gebelik ve doğum sonrası depresyonunu çeşitli düzeylerde yaşıyor. Doğumdan sonraki ilk 6 hafta bu açıdan çok risklidir. Eğer bu anneler tedavi edilmezse bebeklerine de zarar verebilirler. ‘Gebeliği inkâr’ da sık görülen ruhsal hastalıklardan biridir. 2500 doğumda bir görülüyor. Anne hastalığı sebebiyle gebeliğin farkına varamıyor. Bu bazen gebeliğin ilerleyen haftalarına kadar sürebiliyor, bazen de doğumda fark ediliyor. Doğumda fark ettiği zaman da bebeğe gereken müdahaleyi yapamıyor. Tek başınaysa gereken müdahaleyi yapamıyor. Hakimler de hastalığın farkında olmadığı için bu durum adli olay olarak geçiyor. Bu kadınlar ‘katil anne’ diye damgalanıp, çok ağır cezalara çarptırılabiliyorlar.
Sosyal Medya