Her Yaramaz Çocuk Hiperaktif Değildir
Hiperaktiv çocuklar yerinde duramazlar, oturması gerektiği halde oturamazlar, sessiz sakin oyun oynamakta güçlük çekerler, yerli yersiz koşup tırmanırlar, çok konuşurlar, çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan cevabını yapıştırırlar, her zaman bir şeylerle uğraşırlar, sırasını beklemekte zorlanırlar, olaylara ya da konuşmalara müdahale edip yarıda keserler.
Her hareketli çocuğun elbette ki hiperaktif olduğu söylenemez. Hiperaktivitenin 3 temel özelliğinden bahsedilebilinir. Bunlar aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği, dürtüselliktir. Hiperaktif çocuklarda bu üç özelliğe tanıklık ediyoruz. Hepsi aynı oranda vardır denilemez, bazen biri diğerlerine nazaran daha ön planda olabilir. Hiperaktif çocuklar yaşıtlara oranla daha hareketli, yerinde duramayan, sabit durmakta zorlanan, dikkatlerini tek bir noktaya odaklama güçlüğü yaşayan, ders sırasında ve sorumluluk aldıkları meseleleri yürütürken dikkatleri kolay dağılan, aklına gelen soruları herhangi bir denetime tabi tutmadan ve karşısındakinin konumunu önemsemeden söyleyen çocuklardır. Dürtüsel çocuklar ‘dur, düşün, karar ver ve sonra eyleme geç’ yerine sadece eylemsel kısmında vardırlar. Elbette her yaramaz, haşarı ve hareketli çocuk hiperaktiftir de denilemez. Ancak aileler her çocuk biraz yaramazdır, ilerde geçer diyerek önemsemeyebiliyor, bu da tedavisi kolay bir hastalığın seyri üzerinde olumsuz etki oluşturuyor. Aile, öğretmen ve yakın çevre yukarıdaki bahsi geçen özellikleri gözlemliyorlar ise mutlaka bir uzman yardımı alınmalıdır.
Çünkü sık lafa girme, bacaklarını sallama, yerinde duramama, sürekli soru sorma veya konuşma dışa yansıyan belirgin davranış özellikleridir. Ancak dikkat sorunları daha çok akademik hayatta dikkat çekmektedir. Aileler okul hayatı başlayıncaya kadar çoğunlukla dikkat ile ilgili problemleri değerlendirmekte zorlanıyor ya da çocuklarına konduramayabiliyorlar. Öğretmenlerin geribildirimleri ve uyarıları ailelerin uzmana başvurmalarını kolaylaştırıyor.
Aileler hiperaktif bir çocuğa sahip olduklarını fark ederler ise öncelikle bu durumun kendi ebeveynlik özellikleri ile ilgili olmadığını bilmeleri gerekir. Bu durum kendilerini suçlamaları gereken bir tablo değildir. Bu şikayetler genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve beslenme alışkanlıkları ile ilişkileri saptanmıştır. Bu aşamadan sonra ilk adım bir uzman desteğine başvurmak ve hiperaktivite ile ilgili doğru bilgileri doğru kaynaktan öğrenmeleri uygun olan davranış biçimidir. Ardından sağaltım süresince psikiyatr, psikolog, öğretmen ve aile işbirliğinin durumun üstesinden gelmede rolü büyüktür.
Ancak hiperaktiviteye eşlik eden durumlar olabiliyor. Zeka da bunlardan biri. Steve Jobs, Einstein gibi isimler hiperaktivite durumlarının yanı sıra parlak zekaları ile de dikkat çekmiş örneklerdir. Bu iki örnek isim hiperaktivite gibi bir hastalığın aslında hayata olan katkıları açısından değerlendirildiğinde ne denli olumlu yönleri olduğunu da bize göstermektedir. Doğru yönetildiğinde bu hiperaktivitesi olan birey açısından avantaja dönüşebiliyor. Hiperaktivitesi bulunanların gerekli desteği aldıklarında eğitim ve çalışma hayatını bu şikayeti olmayanlar gibi sürdürebildiklerini biliyoruz.
Duygusal dünyaları da çeşitlilik gösterebiliyor. Sınır koyma ve davranış sorunları ile birlikte seyreden bir durum söz konusu ise çocuklar genellikle dışlanmakla beraber topluma uyumlu olmayan davranışlarını artırarak ‘madem ben kabul görüyorum işte buyurun kabul görülmeyen halimle artık var olmayı seçiyorum’ diyebiliyor. Bu da bazı çocukları anti sosyal davranışa ve hatta hüküm yemeye kadar götürebiliyor. Bazılarında ise depresyon olarak açığa çıkıyor. Akademik başarıda yetersizlik yaşandığında, yaramazlığı dolayısıyla sıklıkla reddedilen, yargılanan çocuk kendini değer sorgulamasına iterek çökkün bir moda sürüklenebiliyor. O yüzden hiperaktif çocukların tespiti, doğru bilinen yanlışları önlemek ve onları hayata hazırlamak için.
Kategori: Çocuğum, ÇOCUK HASTALIKLARI, Genel, Haberler
Sosyal Medya