ELEKTROMANYETİK AŞIRI DUYARLILIK

15 Kasım 2013 Devamı

Bu yazı ‘Cep telefonu, bilgisayar, televizyon kullanımı epilepsi nöbetlerine yol açar mı, çocuk beynini etkiler mi?’ soruları üzerine yazıldı.

A.Elektromanyetizma nedir?

Yeryüzünde birim yükün çevresinde başka yükleri çeken (veya iten) bir elektrik alan vardır; birim yüke etki eden bu elektriksel kuvvete Elektrik Alan (EA) denir.

Mıknatıslık yalnızca doğal mıknatıslara özgü değildir; elektrik yükleri hareket ettikleri zaman çevrelerinde manyetik alan oluştururlar. Elektrik akımı taşıyan bir iletkenin çevresinde oluşan manyetik alana Eletromanyetik Alan (EMA), bu olaya ise Elektromanyetizma (EM) denir.

Gezegenimiz, güneş, biyoelektrikle çalışan canlı organizmaları (vücudumuz) doğal elektromanyetik alan kaynaklarıdır. Doğal olmayan elektromanyetik alan kaynakları ise; yüksek gerilim hatları, trafolar, elektrikli aletler- makineler (fön makinesi dahil), radyo ve TV vericileri, bilgisayar ekranı, cep telefonu ve baz istasyonları, kablosuz internet erişimi, floresan ve ekonomi lambalarıdır.

Elektromanyetik dalgaların davranışlarını-etkilerini belirleyen en önemli özellik bu dalgaların frekansı, yani bir saniyedeki titreşim sayısıdır. Frekans birimi Hertz (Hz)dir. Dalga boyu ise elektromanyetik dalganın tam bir titreşim süresince uzayda kat ettiği yoldur. Dalga boyu frekans arttıkça azalır, taşınan enerji miktarı ise frekans ile doğru orantılıdır; yani frekans arttıkça taşınan enerji artar.

Elektromanyetik alanlar frekanslarına göre sınıflandırılır (Elektromanyetik Spektrum). Radyo dalgaları en düşük frekanslı ve dalga boyu en uzun dalgalar olup, spektrumun en altında yer alırken, sırasıyla mikrodalgalar, kızıl ötesi ışınlar, mor ötesi ışınlar, X ışınları ve gama ışınları dalga boyları kısalıp, frekansları artarak bu spektrumun daha üst kısmında yer alırlar.

cocuk5

 

B. Cep telefonları ve Elektromanyetik alan

Cep telefonları, baz istasyonları denilen sabit antenlerin bir ağ üzerinden radyo dalgaları göndermesi ile iletişim kurar; yani cep telefonları elektromanyetik alan yaratan 450-2700 MHz frekansında radyofrekans dalgaları ile çalışır.

Radyofrekans dalgaları, frekansı yüksek X-ışınları veya gama ışınları gibi iyonize edici radyasyon değildir. Yani, vücudumuzda kimyasal bir bağı çözme, ya da iyonlaştırma etkisi yoktur. Ancak cep telefonunu kullandığımızda çevrede elektomagnetik alan oluşturmuş oluruz. Aktif olarak kullanılan cep telefonu sayısı ve kullanımı arttıkça o ortmda yayılan düşük frekanslı radyofrekans yoğunluğu artar.

X ışını ve gama ışınlarının insan organizmasına etkileri iyi bilinmekle beraber, giderek daha yaygın kullanılan radyofrekansının ve bunun oluşturduğu elektromanyetik alanın biyololojik sistemler üzerindeki etkileri araştırılmaktadır.

C. Elektromanyetik alanın biyolojik sistemlere etkileri

Radyofrekans ve mikrodalgaların oluşturduğu elektromanyetik alanların insan organizmasına, özellikle immatur (henüz olgunlaşmamış), büyümekte, gelişmekte olan çocuk organizmasına olası etkileri araştırılan, merak edilen önemli bir konudur. Araştırmalar sürmekle birlikte, şimdiden gebeler için dizüstü bilgisayar kullanırken karnı örtecek örtüler, giysiler piyasaya sunulmuştur (Cep telefonu, bilgisayar kullanmak için de para harcanmalıdır, oluşturdukları elektromanyetik alandan korunmak için de..)

Cep telefonu kullanıcıları için radyofrekans maruz kalma sınırları Özgül Emilim (Soğurma) Oranı (SAR: Spesific Absorbtion Rate: Vücudun birim kütlesinde radyofrekans enerjisini emilme oranı) cinsinden değerlendirilir.Yani, vücudun her bir kilogramında ısıyı 1ºyükselten elektromanyetik enerji miktarı Özgül Emilim Oranıdır.

Dünya Sağlık Örgütü 1996 yılında halkın maruz kalabileceği SAR oranını 0.08w/kg olarak belirlemiştir ve 0.1w/kg ve daha düşük SAR değerinde cep telefonlarının kullanılması önerilmektedir. Ahizeden uzak kaldıkça maruz kalınan radyofrekans alanı düşer.

Elektromanyetik alan ile insan vücudu arasındaki etkileşimin temel mekanizması doku ısınmasıdır. Kullanılan frekanslarda enerjinin çoğu deri ve diğer yüzeysel dokular tarafından emilir. Beyinde veya vücudun diğer organlarında sıcaklık artışı ile sonuçlanır.

Gönüllülerde bilişsel işlevler, uyku, kalp hızı, kan basıncı ve beyin elektriksel aktivitesine radyo frekans alanların etkileri araştırılmıştır, araştırılmaktadır. Bugüne dek araştırmalar, düşük seviyelerde doku ısınmasına neden olan radyofrekans alanlara maruz kalmanın yetişkinlerde olumsuz sağlık etkileri olduğunu gösteren bir kanıt ortaya koymamıştır, ancak fetüs, bebek, çocuk ve ergen beyninde yoğun elektromanyetik alanın etkileri henüz bilinmemektedir. Oysa çocuklar yoğun elektomanyetik alana maruz kalmakta, gençlere ve ergenler yönelik cezbedici cep telefonu ve hat reklamları hedef kitleyi daha fazla elektromanyetik alana çekmektedir.

Günümüzde bilgi çok hızlı artarken, teknoloji de yüksek hızla, henüz etkileri ile ilgili yeterli bilgimiz olmayan ancak kullanmak zorunda kaldığımız gereçleri ve tüketim malzemelerini kullanımımıza sunmaktadır. Sunmakla kalmayıp, edinmemiz için her türlü kolaylığı sağlamaktadır. Günümüzde teknoloji aynı zamanda tüketimdir; teknoloji ürünleri giderek ucuzlamakta, sürüm artmaktadır. Eletromanyetik alan oluşturan kablosuz internet, 3G ve diğer cep telefonları, düşük enerjili aydınlatıcılar evlerimizde, toplu yaşama alanlarında, kapalı binalarda, alış-veriş merkezlerinde yoğun olarak kullanılmaktadır. Öte yandan bilgi kirliliği yoğun olarak yaşanırken, ‘güvenilir ve doğru’ bilgiye ihtiyacın yüksek olduğu bir dönemdeyiz.

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) 1996 yılında elektromanyetik alanların olası olumsuz sağlık etkileri konusunda bilimsel kanıtları değerlendirmek için Uluslararası Elektromanyetik Alanlar (EMF) Projesi oluşturmuştur.

Elektomanyetik Aşırı Duyarlılık (Electromagnetic Hypersensitivity) terimi, elektromanyetik alanların biyolojik sistemler üzerine olumsuz etkilerini, buna bağlı tıbbi belirti ve bulguları tanımlamak için kullanılmaktadır. DSÖ’nün bu konuda ilk resmi toplantısı 2004 yılında yapılmıştır (www.who.int/emf).

İyonize edici olmayan ışınların biyolojik etkileri ve tıbbi uygulamaları ile ilgili olarak son 30 yılda 25.000 makale yayınlanmıştır; DSÖ’nün metaanalizlerine göre henüz düşük frekanslı elektromanyetik alanlara maruz kalmanın sağlık sorunu oluşturduğunu kanıtlayacak veri elde edilmediği belirtilmektedir. Ancak, elektromanyetik alanların gelişmekte olan çocuk beyni üzerine kısa ve uzun vadeli etkilerin neler olduğunu belirlemek için çalışmalar yapmak gerektiği dikkate alınmalıdır, henüz kanıtlanmış kalıcı zarar saptanmadığını söylemek, ‘zararsızdır’ demek için yeterli değildir. ‘Kuşku’ bilimin çırasıdır.

Kategori: Prof. Dr. Yüksel Yılmaz, Yazarlar