Çocukluk Çağlarında Astım ve Özellikleri
Astım nedir?
Astım, en sık rastlanan akciğer hastalıklarından biridir.
Çocuklarda astım alerjik bir hastalıktır. Akciğerde hava yollarını oluşturan bronşlarda aşırı bir hassasiyet söz konusudur. Pratikte astım, bronşiyal aşırı duyarlılık olarak tanımlanmaktadır Solunum yoluna giren havanın içindeki çeşitli maddelere tepki olarak ortaya çıkan bir solunum güçlüğü şeklinde ortaya çıkar. Hışıltı, nefes darlığı gece öksürükleri ve ekserzise bağlı nefes darlığı astımın en sık rastlanan belirtileridir. Hışıltı, astıma bağlı tıkanmanın önemli bir bulgusudur, ancak başka bazı hastalıklarda da hışıltı görülebilmektedir.
Solunan hava ile giren alerjenik maddeler, sigara dumanı gibi akciğerlerde harabiyet yapabilen maddeler ya da virüs gibi bazı mikroplar akciğere girdikten sonra hava yollarında aniden bir daralma ve balgam artışı olmaktadır. Hastada görülen öksürük , hırıltı ve nefes darlığı gibi belirtilerin nedeni budur. Çevredeki bu zararlı maddenin ortadan kalkması ve hastanın tedavi edilmesinden sonra bronşlar tekrar eski haline dönmekte ve normal hayatına devam edebilmektedir. Ancak çocuğun etrafında az da olsa sürekli zarar veren bir alerjenik madde varsa, bu kronik temas sonucunda devamlı öksürük gibi bazı sinsi şikayetler ortaya çıkar.
Hem ülkemizde hem de bütün dünyada astım sıklığı 1970’li yıllardan itibaren artış göstermektedir. Yapılan çalışmalarda hastalığın varlığını saptamak, genellikle aileye verilen anket bilgilerine dayanılmaktadır. Değişik toplumlarda ve değişik yaş gruplarında çocukluk çağı astımının sıklığı çok uzun zamandan beri araştırılmış olmasına rağmen, ancak son yıllarda standart anketler ve diğer yöntemlerle araştırılabilmiştir. Böylece dünyada birçok ülkeden elde edilen astım sıklığının karşılaştırılması mümkün olmuştur. Ülkeler ve toplumlar arasındaki genetik ve çevresel farklılıklar da gün geçtikçe daha iyi aydınlanmaktadır.
Astım oranları ileri derecede sanayileşmiş batı toplumlarında ve büyük şehirlerde yaşayan çocuklarda çok daha fazla saptanmaktadır. Değişik ülkeler arasında 20 kata varan farklılıklar saptanmıştır. En yüksek astım sıklığı İngiltere de, Yeni Zelanda ve Avustralyada saptanmıştır. Bunu ABD merkezleri takip etmektedir. En düşük astım sıklığı ise, Doğu Avrupa ülkeleri, İndonezya, Yunanistan, Çin Taivan, Özbekistan Hindistan ve Habeşistan’da bulunmuştur.
Avusturya, Finlandiya, Kanada, Güney Almanya ve İsviçrede kırsal kesimde ve çiftliklerde yaşayan çocuklarda astım ve diğer allerjik hastalıkların daha az görülmesinde, şehir hayatındaki bazı risk faktörlerinden çok, çiftlik ortamlarında ne olduğu tam bilinmeyen koruyucu çevrenin etkisi olduğu düşünülmektedir. Çiftlikte büyümenin koruyucu etkisi bulunmasına rağmen, kırsal kesimde büyüyen fakat ailesi çiftçilik yapmayan çocuklarda bu ortamın koruyuculuğu saptanmamıştır. Çiftlik hayvanları ile temas arttıkça koruyuculuğun arttığı gösterilmiştir. Devamlı olarak çiftlikte yaşayan ve sık sık temas edenlerde de koruyucu etki görülmektedir. Çifliklerde ve kırsal kesimde yaşayan ailelerde yaşam biçiminin de koruyucu rol oynadığı düşünülmektedir. Büyük aile yapısı, evde daha çok hayvan besleme, ısınma şartları, yeme alışkanlıkları şehirlerde yaşayanlardan daha farklıdır.
Ülkemizde yapılan araştırmalar da gittikçe artan astım oranlarını göstermektedir. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde bu artış çok daha belirgindir . İstanbul’da 1995’de değişik okullarda öğrencilerde yapılan bir astım araştırmasına 6-12 yaş grubunda %9,8 sıklığında tespit edilmiştir. Aynı okullarda,10 yıl sonra tekrar edilen benzer bir araştırmada ise bu oranın 2 katına çıktığı görülmüştür..
Değişen yaşam biçiminin astım üzerine etkileri nelerdir?
Ülkemizde son yıllarda hızla gerçekleşen şehirleşme, hem çocuk hem de erişkinlerin sağlığını etkileyen en önemli faktörlerden biri haline gelmiştir. Kırsal kesim sakinlerinin gittikçe artan oranlarda şehirlere göç etmesi ile yaşam şartları hızla değişmektedir. Bu durum kişiler, ailelere ve toplumlara zarar verebilmektedir. Büyük şehirler, ciddi sosyal problemlerin ve fiziksel hasarların merkezi haline dönüşmektedir.
Şehirleşme, bizde olduğu gibi, bütün dünyada hızla sürmektedir. Dünya nüfusunun büyük şehirlerde yaşayan kısmı son 200 yılda %5’den %50’ye çıkmıştır. Durum böyle olunca “şehirleşmenin bügün ve gelecekte astım ve diğer alerjik hastalıklar üzerine ne gibi etkileri olacaktır?” sorusu akla gelmektedir.
Astım sıklığındaki artışın nedenlerini açıklayabilmek için çeşitli hipotezler öne sürülmüştür. Bu teoriler arasında sosyoekonomik durum, ailenin büyüklüğü, erken çocukluk yaşlarında geçirilen enfeksiyonlar, temizlik, allerjenler ile temas, diyet ve obesite, doğum ile ilgili risk faktörleri ve çevre kirliliği bulunmaktadır.
Şehirleşme ile beraber evlerde hamam böceği de artmaktadır. Hamam böceğinin alerjeni astım için çok kuvvetli bir tetikleyicidir. Ankara’da erişkin hastalarda cilt testleri ile yapılan bir çalışmada hastaların %50’sinde ev tozu akarları, %25.7’sinde hamam böceği alerjisi saptanmıştır. Hamam böcekleri en çok nem ve yiyecekler sayesinde üredikleri mutfaklarda bulunur ancak yatak odası zemininde, yatak çarşaflarında ve döşemelerde bulunmaktadır. Hamam böceği alerjisi daha çok ağır astımlılarda bulunmaktadır.
Astımda en iyi incelenen alerjen ev tozu akarlarıdır. Ev tozu akarları alerjilerinin sıklığı ve ağırlığı bölgeden bölgeye değişmektedir. Nem oranının yıl boyu yüksek kaldığı bölgelerde evlerde çok akar bulunmaktadır. Şehirlerde insanların kalabalık yaşadığı yerlerde, sızan boruların ve kötü havalandırmanın neden olduğu nemli mekanlarda, eskimiş halılar, yataklar ve döşemelerin bulunduğu ortamlarda akarlar çok fazla üreyebilirler.
Evcil hayvanlara karşı alerjiler de astımda rol oynamaktadır. Bu hayvanlar evden uzaklaştırılsalar bile alerjenler ile temas devam etmektedir. Bu proteinlerin küçüklüğü nedeni ile evlerden arındırılması çık güçtür. Hafif-orta astımlı çocuklarda bronş aşırı duyarlılığının devam etmesinde kedi ve köpek alerjenlerinin rolü vardır. Ankarada atopik astımlı erişkinlerde evcil hayvan alerjisi % 25,8 oranında bulunmuştur, bu çalışmada hiçbir zaman evinde kedi beslemeyenlerin bile kedi allerjeni ile pozitif reaksiyon verme oranı %22,6’dır.
Evdeki yüksek rutubetin sağlık üzerine çok olumsuz etkileri vardır. Normal sınırlar bölgeye ve mevsime göre değişiklik göstermesne rağmen %30-50 arası kabul edilebilir sınırlardır. Rutubetli ortamda küf üremesi artar, ev tozu akarları daha çok ürer. Şehirlerdeki eski evlerde bu tür sorunlar çok daha fazladır. Taşınabilir nem alıcı sistemlerinin ev içi nem miktarına ve akar üremesi üzerine faydalı etkisi çok azdır.
Edirnede okul çocuklarında yapılan astım risk faktörleri ile ilgili bir çalışmada ev içi rutubet varlığı, çocuğun yatak odasında tüylü oyuncak olması ve ailenin kalabalık olması astım için risk faktörü olarak bulunmuştur.
Şehirlerde yaşayan çocuklarda ebeveynlerin psikososyal problemleri ile astım arasında bağıntı vardır. Psikolojik stresin bağışıklık sistemi ve hormonlar üzerine etkileri olabilir ve böylece astımın ortaya çıkışına ya da ağırlaşmasına neden olabilir.
Yiyeceklerimizdeki değişim ile alerjik hastalık riskinin artmakta olduğu da dikkati çekmektedir. Anne sütünün çocukluğun ilk yıllarında bağışıklık sistemi olgunlaşması ve infeksiyonlara karşı korumada çok yararlı bulunmuştur. Taze meyve ve sebze tüketiminin azalması, allerjiye eğilimi arttırır.
Genetiği değiştirilmiş gıdalar son yıllarda yavaş yavaş yiyeceklerimize girmeye başlamıştır. Gıdaların genetiğini değiştirme nedenlerinin başında verimi arttırmak gelmektedir. Tarım zararlısı olan mikroplar ve böceklere karşı daha dayanıklı türleri yaratmak mümkün olmuştur. Bu ürünler önce ABD’de çıkmiş, sonra da ilk kez 1996’da İngiltereden başlayarak Avrupada yayılmaya başlamıştır. Bu teknoloji ilegıdaların alerjenitelerinin değiştirilmesi mümündür ve böyle gıdalara karşı alerjik reaksiyonlar gittikçe artan sıklıkta bildirilmeye başlanmıştır.
Astım ve şişmanlık arasında son yıllarda daha iyi aydınlanmakta olan kuvvetli bir ilişki vardır. Şişmanlık, hem bazı mekanik etkilerle hem de bağışıklık sistemini etkileyerek astım ve diğer allerjik hastalıklar için önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır. Astımlı çocuklarda ve özellikle erkeklerde serum leptin düzeyinin normallere nazaran daha yüksek olduğu bulunmuştur. Şişman kişilerde yüksek bulunan bazı maddelerin astımın ortaya çıkışında rol oynadığı gösterilmiştir.
Değişmekte olan hayat biçimimiz içinde bu çeşitli faktörler bir araya gelerek etkili olmaktadır. Büyük şehirlerde ve modern yaşam biçiminde gitgide artmakta olan astım sıklığında her birinin rolünün ne olduğu belli değildir. Bugün Avrupadaki 4 çocuktan birinin allerjik olduğunu ve bu oranın da bu gidişle artacak olması hepimizin harekete geçmesini gerektirmektedir. Çocuklarımızın ileride sağlıklı bir hayatın tadını çıkarabilmeleri için ve yaşam kalitesi yüksek bir hayata sahip olabilmeleri için önleyici tedbirlerin bir an önce alınması gereklidir. Ancak, bu konuda daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.
Çocuklarda astım belirtileri ne zaman ve nasıl başlar?
Astım, her yaşta başlayabilir. Süt çocuklarında astımı tetikleyen en önemli durum grip ve nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bu hastalıklar sırasında ilk birkaç gün içinde alt solunum yollarına iner ve astımın tipik belirtileri olan hışıltı ve öksürük gelişir. Tedavi ile çocuk tamamen düzelmiş gibi görünmesine rağmen bir süre sonra tekrar ortaya çıkar. Bu tekrarlayan ataklar sonunda akciğerde sinsi değişiklikler ortaya çıkar ve çocuğun erişkin hayatına kadar süren , ilerleyiçi bir süreç başlar.
Küçük yaşlarda ortaya çıkan astım belirtileri bazen bronşit zannedilerek antibiyotkler ve öksürük şurupları ile tedavi edilmeye çalışılır. Ancak iyi cevap alınması mümkün olmaz.Böyle hastalarda astım olabileceği düşünülmelidir.
Oyun çocukluğu, okul çocukluğu ve ergenlik dönemlerinde de astım ortaya çıkabilir.
Astıma neden olan alerjenler nelerdir?
Astıma çok çeşitli alejenler neden olabilir. Ülkemizde en sık rastlanan allerjenler ev tozu akar böcekleridir. Akarlar ev içinde halı , yatak, yastık, yorgan gibi eşyalarda yaşar ve son derece hızlı üreme kabiliyetine sahiptir. Gözle görülemeyecek kadar küçük olan bu ufak böcekler nemli ve sıcak evlerde daha fazla ürerler ve bu canlıların dışkıları (asıl allerjik olan dışkılarıdır) havaya karışarak solunum yollarına girerler.
Polenler , bitkilerin çoğalmasını sağlayan , özelllikle ilkbahar ve yaz aylarında çevreye saçılan gözle görünmeyen tozlardır.Polenlerin burundan ve ağızdan solunum yollarına inmesi ile, bazı alerjik hastalarda astıma neden olabilirler ve bazı mevsimlerde şikayetleri arttırırlar.
Bazı gıdalar alerjiye neden olabilirler ve özellikle küçük çocuklarda astım belirtilerini ortaya çıkarabilirler.
Süt çocuklarında en sık astım nedenleri inek sütü ve yumurta gibi nedenlerdir . Büyük çocuklarda her türlü gıda olabileceği gibi, çeşitli gıda katkı maddeleri neden olabilir, ancak gıdaya bağlı astım büyük çocuklarda çok nadirdir.
Astımlı hastaya nasıl teşhis konur?
Astım hastalığının teşhisi çok önemlidir. Çünkü çocukluk yaşlarında astımı taklit eden çok çeşitli hastalıklar vardır ve iyi tetkik edilmezse astım zannedilerek tedavi edilebilir. Maalesef tüberküloz hastalığı halen ülkemizde mevcut olup, öksürük ve hışıltı ile seyredebilir. Erken tanı konulması hayat kurtarıcı olabilir. Astım sanılarak yanlış tedavi edilirse tüberküloz menenjit gibi ağır durumlara ilerler. Ayrıca çocuğun bağışıklık sistemini etkileyen ve mikroplara karşı savunmanın bozuk olduğu durumlarda da virüs ve bakteri enfeksiyonları sırasında astımı taklit eden belirtiler saptanabilir. Ayrıca çocuklarda görülebilen bazı doğumsal hastalıklar ve göğüsün yapısal bozuklukları da astım sanılabilen şikayetlere neden olabilir. Bazı durumlarda öncelikle çocuğun akciğer filmi, bağışıklık sistemi incelemesi ve ter testi gibi bazı testleri yaparak hastanın böyle altta yatan bir olumsuz durumunun olmadığını ispat etmek gereklidir.
Astım hastalığının kesin teşhisi için yaşı müsait olan çocuklara solunum fonksiyon testlerinin yapılması gereklidir. Bunlar belirli merkezlerde, usulune uygun olarak yapılabilmektedir. Bilgisayarlı özel bazı aletler kullanılmaktadır. Ayrıca hangi allerjenlerin çocuğu olumsuz etkilediğini saptamak için alerji deri testleri yapılmalıdır. Ülkemizde en sık rastlanan etken ev tozu akarlarıdır. Kanda da alerjik maddeler ile ilgili testleri yaparak fikir sahibi olunabilir, fakat deri testi kadar pratik ve güvenilir değildir.
Astım hastalığından çocuk nasıl korunabilir?
Astımdan korunma için çocuğun havası temiz bir ortamda yaşaması gerekir.
Sigara dumanı çocuğu olumsuz yönde etkileyen en önemli etkendir. Büyüklerin sigara içmesi ile akciğerlerine ve üst solunum yollarına dolan zararlı maddeler büyük hasarlara yol açarak ileride astımgelişmesini tetiklerler. Bu nedenle çocukların yanlarında kesinlikle sigara içilmemeli ve sigara içilen ortamlara sokulmamalıdırlar.
Hava kirliliğine yol açan diğer çeşitli maddeler de vardır. Özellikle büyük şehirlerde yoğun olan trafikte arabalardan çıkan egzos gazı önemli bir zararlı maddedir. Fabrika dumanları, baca dumanları, cila ve boya kokuları, hatta parfümler bazen bu hastaları çok rahatsız edebilir ve çocukta öksürük ya da nefes darlığı gibi belirtilere yol açabilir. Böyle ortamlardan çocuğun korunması gereklidir.
Çocuğun yaşadığı ortamda çok eşya olması, özellikle duvardan duvara halılar, birkaç kat halinde olan perdeler çok sayıda kotuklar, divanlar, ranzalar ve diğer toz tutan eşyalar fazla sayıda akar böceğinin yaşamasına neden olarak astıma yol açabilirler. Çocuğun yaşadığı ortam az eşya ile döşenmiş ve mümkün olduğu kadar yıkanabilen türler seçilmiş olmalıdır. Toz tutan tüylü oyuncaklar yerine yıkanabilen ve rahatlıkla silinebilen oyuncaklar seçilmelidir.
Odanın ısısı hiçbir zaman yüksek olmamalı ve geceleri ev soğumalıdır. Ev içi nem miktarı daima %50 nin altında olmalıdır. Ev içi nemi arttıran, içeride çamaşır kurutma ve yemek pişirme gibi işlemler yapılmamalıdır. Ev içi nemin artışı ile evde bulunan akar böcekleri ve küfler çok çoğalarak rahatsızlığa neden olurlar. Ev ortamı sık sık havalandırılmalı ve ısı kaybını önlemek maksadı ile sıkı sıkı kapanan plastik çerçevelerden kaçınılmalıdır.
Ev dışı alerjenlerin başlıcaları polenler ve küflerdir. Bunlardan kaçınmak çok zordur, çünkü hava yolu ile çok uzaklara kadar gidebilirler ve camdan içeri girebilirler. Eğer çocuğun polen mevsiminde ve belirli yerlerde ortaya çıkan şikayetleri varsa maske takılabilir.
Enfeksiyonlardan, özellikle damlacık yolu ile bolaşan solunum yolu enfeksiyonlarından çocuğu korumak gerekir. Ancak bu pek kolay değildir. Kreş, yuva ve okul gibi çocukların kalabalık olduğu yerlerde bu bulaşma daha fazla olmaktadır. Ancak buralarda da temizlik koşullarına tam uyulması şarttır ve bu sağlanabilirse bulaşma oranı çok düşer. Aile içi bulaşmaya neden olan ve sık hastalanan aile fertleri varsa, onların tespit edilip tedavi edilmeleri ile çocuklarda hastalanma azaltılabilir.
Astım hastalığı çocuklarda nasıl tedavi edilir?
Astım hastalığı erken teşhis edildiğinde tedavisi güç değildir. Ancak sabırla ve kararlı bir tutumla uzun süre tedavi edilebilir. Son yıllarda astım atağı sayılarının çok azaldığını ve ilaçlarını düzenli kullanan hastaların durumlarının çok iyi gitmekte olduğunu memnuniyetle görmekteyiz. Sprey ya da toz halindeki ilaçların akciğere hava yolu ile verilebilmesi için özel aygıtlar geliştirilmiştir. Hastalar her gün bu ilaçları solunum yolları içine çekerek solunumlarının iyi olmasını sağlayabilmektedirler. Bu sayede zerreler halindeki ilaç bronşlara ve küçük havayollarına giderek iyi etki yapmakta, ancak vücudun diğer organlarına gitmediği için yan etki ihtimali çok azalmaktadır.
Astım tedavisinde kullanılan ilaçların çok büyük kısmı kortizon içermektedir. Bu durum ailelerde tedirginlik yaratabilmektedir. Ancak uzun yıllar boyunca kullanılarak ve denenerek yararlı bulunan bu ilaçlar, usulune uygun kullanıldıklarında, uygun doz ve süre ile verildiklerinde tedavide çok yararlı olabilirler ve yan etkileri çok düşüktür.
Çocuklarda alerji aşılarının uygulanması vücutta allerjik reaksiyonlara neden olan maddelerin belirli zaman aralıkları ile verilmesidir. Ancak , çok özel durumlarda ve konusunda deneyimli uzmanlar tarafından uygulandığında yararlı olabilir.
SONUÇ:
Astım çocuklarda son yıllarda artış gösteren bir hastalık olmasına rağmen tedavisi için gereken ilaçlar da son yıllarda çok artmıştır ve eskiye göre çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Astıma neden olan ve şikayetleri arttıran etkenler de son yıllarda daha iyi belirlenmiş olup, tedbirlerin alınması ve çocuğa sağlıklı bir yaşam ortamı hazırlanması ile erişkin yaşlarında hastalığın kontrol altında tutulması sağlanabilir.
Prof Dr Nermin Güler
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı,
Alerji Bilim Dalı
Kategori: Prof.Dr. Nermin Güler
Sosyal Medya