Beklemek ve Sabretmek…
Bu yazımda sizlere; çocuklar ve gençlerin sabırsızlık ve beklemeye toleranslarının olmamasından bahsetmek istiyorum. Aslına beni bu yazıyı yazmaya danışanlarım sevk etti diyebilirim. Çocuklarla çalışan uzmanlar davranışçı tedavi yöntemini kullanıyorlarsa eğer ödüle oldukça sık başvururlar. Son dönemde tedaviye gelen danışanlarda belirlediğimiz hedeflerin sonunda ödül olarak ne istediklerini sorduğumda hep aynı cevabı almaya başladım. “Ama benim her şeyim var!” Bence bu cümleyi duyan anne babaların başlarını ellerinin arasına alıp düşünmesi gerekiyor. Ailelerin düşünmesine yardımcı olmak için birkaç soruyla yardımcı olmak istiyorum sizlere:
– Sizler büyürken her şeyiniz var mıydı?
– Bir oyuncağın birkaç çeşidine birden mi sahiptiniz?
– Arkadaşımda var benimde olsun diye tepindiğinizde aileniz size hemen aynısından alıyor muydu?
– Bayramlarda alınan ayakkabıların sizin için değeri neydi?
– Bir oyuncağı çok isteyip elde ettiğinizde 2 gün oynayıp sonra bırakıp yenisi alınsın diye ailenize baskı yapıyor muydunuz?
Bu gibi sorular çok daha fazlalaştırılabilir. Düşünmenizi sağlamaya çalıştığım şey aslında çocukların ve gençlerin her şeye çok çabuk sahip olduğu. Belki de bu yüzden her şeyden çok çabuk ve çok kolay sıkılıyorlar. Ellerindeki şeylerin değerini bilmeyi bir türlü öğrenemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki biri biterse, biri kırılırsa, biri bozulursa ya da biri giderse yerine her zaman yenisi var.
Sabretmek kelimesi çok anlamsız onlar için çünkü gidebilecekleri bir alternatif kişi her zaman var. Kimler mi? Bakıcı, anneanne, babaanne, dede, hala, amca …vb. Bunlar dışında en kötüsü de bir ebeveyni olmazsa diğeri. Çocuklarda ya da gençlerde en sık karşılaşılan cümle nedir? “Almazsan alma ne var ben de gider babama / dedeme söylerim o bana kesin alır.” Çok iyi biliyor çocuklar biri olmazsa daima bir diğer kişi olacak. O rahatlıkla, okulöncesi dönemde ise strateji olarak ağlamayı, ergen ise tehdit, tavır alma ve boykot yollarını kullanabiliyor. Sonuçta ne oluyor? Karşı koymayan ve pes eden yine ebeveynler oluyor.
Peki bu durumda neler yapmak lazım?
Aslında çözüm çok basit. Örneğin bir tane Cailloulu bebeği var, anne ben bir tane daha istiyorum dediğinde; hayır senin zaten bir tane var diyebilmek, bazen paranız olsa bile; şuanda paramız yok olduğunda alırız diyebilmek. Tüketim toplumunda yaşayan bireyler olarak belki “hayır”ları daha zor söylüyoruz çocuklarımıza ancak sabretmeyi öğrenebilmeleri için beklemeyi bilmeleri gerekiyor. Eğer çocuklarınıza sabretmeyi öğretemezseniz yetişme döneminde sizin sabretmeniz gereken çok fazla olayla başa çıkmak zorunda kalırsınız.
Kategori: Uzm.Psikolog Çağla Tuğba Dortluoğlu, Yazarlar
Sosyal Medya