Bebeğinize Çilek Yedirmeyin!
Bebeğinizin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan besin maddelerini içermesi nedeniyle en mükemmel besin kaynağı anne sütüdür. Bu sebeple ilk 6 ay su da dahil sadece anne sütü verilmelidir. İlk 6 ay anne sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyon hastalıklarının görülme sıklığının azaldığı, alerji ve şişmanlık gibi sorunlara daha az rastlandığı bilinmektedir. 6. ayın bitiminde ise ek besinler ile beraber 2 yıl yine anne sütü önerilmektedir.
Bebeğiniz 6. ayı bitirdikten sonra birçok besinin tadına bakmakta istekli olacaktır. Ancak gıdaların bazıları boğulma tehlikesi yarattığı, bazıları da bebeğinizin sindirim ve boşaltım sistemleri henüz gelişmediğinden zehirlenme ve alerjik reaksiyonlar yarattığı için 1 yaşından önce bebeklere verilmemesi gereken yasak yiyecekler arasına girer. İşte o yasak yiyecekler;
Bal: Arılar çiçeklerden nektar toplarken clostridium botulinum adı verilen bir bakterinin sporlarını da toplarlar. Erişkinlerde bu bakteri sporları hem mide asidinde eritilebilir hem de vücudun savunma mekanizmaları tarafından etkisizleştirilir. Süt çocuklarının mide asidi düzeyi düşük olduğundan bu spor¬ları öldüremez. Clostridium botulinum bakterisi; ishal, kusma, solunum felci ve ölümle sonuçlanabilen, botulizm denilen bir hastalık tablosuna yol açabilir. İşte bu yüzden bal, bir yaşından küçük bebeklere yasak yiyecekler arasındadır. Çocuklara bir yaşından önce bal yerine kansızlığa karşı demir bakımından zengin olan pekmez yedirilebilir.
Yumurta akı: Büyümekte olan laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan çalışma¬larda yumurta proteinlerinin % 100 oranında vücut proteinlerine dönüşe¬bildiği gösterilmiştir. Yağlar yumurtanın sarısında bulunur. Yumurtanın sarısı demir, A vitamini ve B grubu vitaminlerden zen¬gindir. Salmonella riski olduğundan iyi pişirilmeli veya katı kı¬vamda tüketilmelidir. Besin değerinin yüksek olması ile ucuz ve kaliteli protein kaynağı olması en önemli üstünlüğüdür. Altıncı aydan itibaren yumurta sarısı az miktarlarda başlanmalı ve her gün verilmelidir. Yumurtanın beyazı protein yapısı nedeniyle alerjen etki gösterebileceği için ise 1 yaşından önce başlanmaz.
İnek sütü: İnek sütünün 1 yaşından önce bebeklere verilmemesi gerekir. Çünkü bebekte oluşabilecek hem süt alerjisi riski hem de yeterince sindirilemeyen süt proteinlerinin bağırsaktan mikro düzeyde gizli kanamaya yol açtığı bilinmektedir. Bu durum bebekte kansızlığa ve gelişme geriliğine yol açmaktadır. Ayrıca yüksek protein ve sodyum içeriğine sahip olması nedeniyle de gelişmekte olan böbreklere aşırı yük bindirir. İnek sütü düşük miktarda demir içerir, dolayısıyla fazla tüketimi ise iştahsızlığa neden olur. Yine inek sütü daha düşük D vitamini içerdiğinden bebekte normal kemik gelişimini sağlayamamaktadır. Fakat inek sütünden mayalanan yoğurdun protein yapısı değiştiği için 6. aydan sonra bebeklere her gün yedirilmelidir.
Tuz: Bebeği susatır ve vücuttan su kaybına neden olur. Bebeğin yeni gelişmekte olan böbreklerine zarar verebilir ve erişkin dönemdeki kalp damar hastalıklarına zemin hazırlar. Bebekler, besinlerin ve anne sütünün doğasında bulunan sodyum ile günlük tuz ihtiyacını karşılar. Bu yüzden bir yaş öncesi bebeğinize yemek hazırlarken ekstra tuz kullanmanıza gerek yoktur.
Şeker: Şeker pancarından elde edilir. Sütün yapısında da bulunan süt şekeri, bebeğin ihtiyacını karşılamaya yeterlidir. Onun için ek gıdalara koyulacak aşırı şeker, bebeğin hoşuna giderek diğer gıdaları reddedip sadece şekerli gıdaları alma ve dengesiz beslenme riski taşır. Bebeklerde şeker alımı, iştahsızlığa, diş çürüklerine ve ileriye dönük hatalı beslenme davranışlarının gelişmesine neden olur. Obezite, kanser, kalp damar hastalıklarının gelişimine ise zemin hazırlar. Bir yaş öncesi bebeklere yasak yiyecekler arasında şekerden yapılmış her türlü kurabiye, kek, muhallebi, mama, hazır meyve sularının olduğunu unutmayalım. Çocuklar için yaptığınız muhallebileri tatlandırmak için ise pekmez tek başına yeterli olacaktır.
Çay: Çayı sadece 1 yaşından küçük bebeklere değil, hiçbir çocuğa önermiyoruz. İçeriğinde tanin olması, demir ve diğer minerallerin emilimini engellediğinden demir ek¬sikliğine, içine şeker eklenmişse iştahsızlığa ve diş çürümelerine de neden olur.
Bitki çayları: Papatya çayı, yeşil çay gibi bitki çaylarının da demir emi¬limini azaltıcı etkisi vardır. Aynı zamanda bazı farmakolojik ajanlar içeren bitki çaylarının, süt çocukları ve küçük çocuklar için güvenilirliği konusun¬da yeterli bilimsel araştırma yoktur. Ihlamur ise 1 yaşından sonra çok fazla olmamak koşuluyla verilebilir. Soğuk algınlığı ve öksürüğe iyi geldiği bilinmektedir.
Kafein içeren içecekler: Kafeinin huzursuzluk, sinirlilik, çarpıntı, uykusuzluk ve bağımlılık yaptığı bilinmektedir. Ayrıca asitli içeceklerde kafeinin yanı sıra yüksek oranda şeker ve sodyum tuzu bulunmaktadır. Bu da hem böbreklerin yükünün artmasına hem de şişmanlığa yol açtığı gibi kalsiyum ve diğer besleyici maddelerin emilimini engellemektedir. Ayrıca hiçbir vitamin içermediği gibi bebeklerde ve çocuklarda kabızlığa da neden olmaktadır.
Sakatatlar: Bebeklere beyin, böbrek, dalak, ciğer gibi hayvansal proteinleri vermek de doğru değildir. Bazı virüsler, bu gıdalar aracılığı ile vücuda girip uzun yıllar sonra canlanıp hastalık yapabilir.
Bazı tahıllar: İlk yıl içinde bebeğiniz için hazırlayacağınız mamalarda buğday, arpa, yulaf ve çavdar unundan uzak durun. Çünkü bu unların içinde bulunan glüten proteinine karşı bebeklerde alerji gelişebiliyor.
Bakla: Akdeniz kuşağı ülkelerde sık görülen bir enzim eksikliği olan glukoz altı fosfat dehidrogenaz eksikliği olan bebeklerde bakla tüketimi, kırmızı kan hücrelerinde ani yıkım ile yüksek ateş ve derin bir anemiye neden olur. Toksinli bakla yenildikten 24-48 saat sonra etkisi görülür. Zehirlenme taze çiğ baklanın yenmesi ile olur. Bakla pişirildiği zaman toksinin etkisi kalmaz. Favizme neden olabileceği düşü¬nüldüğünden süt çocukluğu döneminde bakla önerilmez.
Çiğ balık: Çiğ balığın bebeğe verilmesi bazı parazitlerin vücuda girmesine ve bunun sonucu olarak bir çeşit kansızlığa yol açmaktadır.
Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş şarküteri ürünleri: Bu tip gıdaların içeriğinde kimyasal maddeler (nitrat) bulunmasının yanı sıra yağ ve kolesterol yönünden zengin olmaları ve pişirilmemiş olduklarından besin zehirlenmelerine yol açabilirler. Bazen de granül hale getirilmiş kemik içerirler.
Pişik, döküntü, karın ağrısı ve reflü gibi durumlara sebebiyet veren domates, soya fasulyesi, çilek, kivi, ananas, portakal ve mandalina gibi alerji potansiyeli yüksek bazı sebze ve meyveler.
- Tütsülenmiş balıklar
- Deniz kabukluları, midye, kalamar ve karides gibi bazı deniz ürünleri
- Tatlandırıcı içeren diyet ürünler
- Paketlenmiş, işlenmiş hazır gıdalar (bebe bisküvileri, margarinler, puding, hazır meyve suları vb.)
- Konserve ve dondurulmuş gıdalar
- Bazı baharatlar (karabiber ve kırmızıbiber vb.)
- Fındık, fıstık, patlamış mısır, sakız ve pastil gibi boğulmaya neden olabilecek taneli ya da yapışkan besinler.
- Aşırı lifli (bamya ve pırasa gibi), yapısı gazlı (karnabahar, beyaz lahana) ve kepekli gıdalar.
Sosyal Medya