Bayramlar, Çocukluğumuz ve Çocuklarımız

Sizlere bu yazımda eski bayramlardan ve günümüz gençliğinin bayram anlayışından bahsetmek istiyorum. Belki biraz nostalji belki de o zamanları yad etme fırsatı bulabilirsiniz sizler de benimle.

Bayram; millî, dinî veya özel olarak önemi olan ve kutlanan gün veya günler demektir. Peki bu kadar özel ve önemi olan bu günleri hak ettiği gibi kutluyor muyuz? Diğer bir soru ise çocuklarımızın kutlaması için vesile oluyor muyuz?

Siz bu soruların cevabını vermeye çalışırken kulağınızda bir şarkı çalınmasını rica ediyorum. Tabii ki Barış Manço’nun bu sene reklamlara da ilham kaynağı olan şarkısı:

“….Bugün bayram erken kalkın çocuklar

Giyelim en güzel giysileri

Elimizde taze kır çiçekleri üzmeyelim bugün annemizi…”

Önceden kapı kapı dolaşarak, benzin yokken, toplu taşımacılık gelişmemişken insanlar büyüklerini ve akrabalarını ziyaret etmek için çaba harcardı. Peki bugünkü manzara nasıl? Toplu e-mailler, toplu mesajlar… Hayatımız çok hızlı, trafik de yoğun tabii ki o yüzden insanlar bu yolu tercih ediyor. Ne kadar güzel bir savunma değil mi? Bu savunmanın arkasına sığınan insanlar akabinde insan ilişkilerindeki güvensizlikten, samimiyetsizlikten ya da soğukluktan bahsedebiliyor. Aynı serzenişte bulunan insanlar her birleştirilmiş tatili fırsat bilip terk-i diyar ediyor. Sonra da çocuklarına insanların vefasızlığından bahsediyorlar. Ergenlerin saygısızlığından, geleneklere itibar etmemesinden bahsetmek istiyorsanız lütfen siz geleneklerinize sahip çıkın ve onları yaşatın. Lütfen en azından bir bayram çocukluğunuzdaki bayramları hatırlayın, uzaklaşın tablet bilgisayarlarınızdan, masaüstündeki yoğunluktan ve son model cep telefonlarınızdan. Sosyal paylaşım sitelerinde masa başından her oluşuma tepki vererek geçirdiğiniz hayatınızda bir değişiklik yapıp en azından bayramları sanal olarak kutlamayın.

Herkese hayırlı bayramlar dilerim. Bu bayram ne olur çocukların sevincine ortak olup onların dünyasına dahil olun. Hatırlayın böylece bir zamanlar hayatınızın ne kadar masum ve güzel olduğunu…

Kategori: Uzm.Psikolog Çağla Tuğba Dortluoğlu, Yazarlar