Çocuklar Neden Bunalıyor ve İntihar Ediyor?
Günlük hayatta dilimizde en fazla kullandığımız cümlelerden biri şudur. ‘Bizim en değerli varlığımız çocuklarımız, ne yapıyorsak çocuklarımız için yapıyoruz, çocuklarımız için yaşıyoruz’ Uygulamaya baktığımız zaman maalesef bunun bu şekilde olmadığı görülüyor.
Örnek verelim. Çocuğumuz ilköğretime gidiyor. Geliyor ve sonra özel derse gidiyor. Yahut bir Etüd merkezine. Oradan geliyor evde istisnasız her gün 400-500 soru çözen çocuklar var. Aileler çocuğun hangi liseye gideceğini, hangi üniversiteye gideceğini, nasıl bir meslek seçeceğini kendileri için doğru ne ise onu belirlemişler. Çocuğa onaylatmak için çabalıyorlar. Burada bakılması gereken en önemli nokta bizim çocuğumuzun potansiyeli nedir. Biz bu var olan potansiyeli nasıl ortaya çıkartıp nasıl destekleyebiliriz. Ama maalesef sistemin de biraz getirdiği dayatmayla birlikte aileler çocukların kaldıramayacağı ağırlıkları omuzlarına yüklüyor. Bunun sonuçları neler peki. Çocuk uyku saati dışında sadece neredeyse akademik durumuyla ilgilendiği için, gelecek kaygısıyla, sınav kaygısıyla ilgilendiği için bir noktadan sonra bu ağırlığı taşıyamıyor. Ve haliyle anneye babaya arkadaşlarına ya da kardeşine bir şekilde bunun işaretlerini veriyor. ‘Ben bu gidişten mutlu değilim, memnun değilim, hayattan haz almıyorum’ gibi. Bir noktadan sonra bu verilen işaretleri gözden kaçırdığımızda maalesef çok acı olaylarla karşılıyoruz. Bir kaç gün önce belirli bir sınavdan sonra ara dönem sonunda maalesef hayatına son veren çocuklarımız oldu. Sebep sadece bunlar mı. Yüzde yüz sebep budur diyemiyoruz. Ama bunları göz önüne almakta fayda var. Çocuklarımızla nitelikli iletişim dilini kesinlikle düzeltmemiz ve geliştirmemiz gerekiyor.
Kategori: Çocuk Psikolojisi, Genel, Haberler
Sosyal Medya